karadelikler
Karadelikler
Evrendeki en gizemli nesne nedir? Bu soruya pek çoğumuz hiç düşünmeden aynı yanıtı veririz: Karadelikler! Bu gökcisimleri, belki biraz da adlarından dolayı olsa gerek, çok ilgi çekiyorlar. Üstelik gökbilimcilere göre Güneş, Ay ve yıldızlar kadar gerçekler.Karadelikler, doğrudan gözlenemeseler de onlar hakkında birçok şey biliyoruz. Bu gökcisimlerinin, sanki bilimkurgu romanlarından fırlamamışlar gibi, çok ilginç özellikleri var.
Karadeliklerin var olabileceği düşüncesi, 200 yıldan daha eskiye gider. 1874'te, bir İngiliz din adam JohnMichell, kütleçekiminin ışık üzerinde etkisinin olup olamayacağını merak ediyordu. Ona göre, bazı yı ldızlar o kadar büyük ve buna bağl olarak da o kadar büyük kütleli olabilirdi ki, ışık bile onlardan kaçamazdı . John Michell'e göre, 500 güneş çarpı bir yıldız, ışığının kaçmasını engelleyecek kadar güçlü bir kütleçekimine sahip olabilirdi. Ne var ki, bu kadar büyük bir yıldız gerçekte varolamazdı . Bundan birkaç yıl sonra, ünlü Fransız matematikçi Pierre Simon de Laplace, aynı kanıya vardı . Michellve Laplace` ın kaynaklar , hiç kuşkusuz, Isaac Newton'un çalışmalarıydı . Newton, cisimlerin yere düşmesinin nedeninin, bu cisimlerin üzerinde etki eden ve kütleçekimi olarak tanı mlanan, görünmez bir kuvvet olduğunu açıklamıştı . Newton'un, ağaçtan yere düşen bir elmayı izledikten sonra bu kanıya vardığı söylenir. Newton, kütleçekimini keşfetmekle kalmamış, iki cisim arasındaki uzaklık arttıkça aralarındaki kütleçekim kuvvetinin azaldığını da keşfetmişti. iki cisim arasındaki uzaklık iki katına çıktığında, kütleçekimi dörtte bire iniyordu. Ayrıca, Newton'un farkettiği bir başka gerçek de, kütlesi olan her cismin bir kütleçekiminin olduğu, yani bir başka cismi çektiğiydi. Kütleçekiminin keşfedilmesi, bilim adamlarının yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini anlamasını sağladı . Bir cismin kütleçekiminin büyüklüğünün, kütleye ve uzaklığa bağlı olduğunu biliyoruz. Ancak, uzaklığı hesaplarken, cismin kütle merkezine olan uzaklığını ele almak gerekiyor. Dünya gibi küresel cisimlerde bu, tam merkezdedir. Biz gezegenimizin yüzeyinde durduğumuza göre, Dünya'nı n kütle merkezine olan uzaklığımız onun yarı çapı kadardır. Dünya'nın yerçekimi kuvveti dev yıldızlarınkiyle karşılaştırılamaz; ancak, onun çekiminden kurtulup uzaya gidebilmek için bile epeyce enerji harcamamız gerekir. Olduğunuz yerde zıpladığınızda, ne kadar yükselebildiğinize dikkat ettiniz mi?
Bir metre, belki yarım metre bile değil. Bütün gücünüzü kullansanız bile çok da fazla değişmez bu. Eğer bir cismin kütleçekiminden kurtulmak istiyorsanız, bu cismin kütleçekiminin büyüklüğüne bağlı olarak belli bir hızla zıplamanız gerekir.Örneğin, Dünya'nın kütleçekiminden kurtulup uzaya gitmek isterseniz, zıpladığınızda hızınızın saatte yaklaşık 40.000 km olması gerekir.
Göreviniz Tehlike
Karadelikler evrende o kadar az yer kaplarlar ki,onlardan birinin içine düşmemiz neredeyse olanaksız. Ancak, bilimkurgu filmlerinde görmeye alışık olduğumuz gibi bir senaryo düşünebiliriz.Uzay gemisiyle yolculuk ediyorsunuz ve göreviniz bir karadeliği incelemek. Uzay geminizi karadeliğe güvenli bir uzaklıkta park ediyorsunuz ve içinizden cesur bir astronot karadeliği keşfe gidiyor. Uzaygemisindeki en cesur astronot sizsiniz.Kendinizi karadeliğin kütleçekimine bırakıyor ve giderek hızlanacak biçimde karadeliğe doğru ilerliyorsunuz. Karadeliğin olay ufkuna yaklaşana kadar olağandışı bir şey hissetmiyorsunuz. Ancak,olay ufkuna geldiğinizde, birinin sizi sanki ayaklarınızdan aşağıya doğru çektikini hissetmeye başlıyorsunuz. Ayaklarınız, başınızın çekildiği kuvvetten daha büyük bir kuvvetle içeri doğru çekiliyor. Küçük kütleli bir karadelikte, bu etki çok güçlüdür. Karadeliğin kütlesi arttıkça, bu etki azalır. Çünkü, karadeliğin çekim kuvvetindeki değişim daha yumuşak bir geçiş yapar. Yani,ayakların zdaki kuvvetle başınızdakii arasındaki fark dayanılabilir ölçüdedir. Neyse ki siz bunu bilerek,yaklaşık 10 milyon güneş kütlesindeki dev bir karadeliğe yaklaşmayı seçtiniz. Olay ufkunu geçtiniz ve artık geri dönüş yok.Olay ufkunun içini dışarıdan göremiyordunuz ama içeriden dışarıyı görmeniz için herhangi bir engel yok. Çünkü dışarıdan içeriye ışığın girmesi serbest. Ne var ki, dışarı baktığınızda, oradaki cisimleri oldukça ilginç görüyorsunuz.Einstein' n genel görelilik kuramına göre, kütlesi olan her cisim uzay-zamanın eğilmesine yol açıyor.Güneş: Uzay-zamanda sığ bir çukur oluşturur.Beyaz Cüce: Güneş'e oranla çok daha yoğundur ve uzay-zamanda görece sığ bir çukur oluşturur.Nötron Yıldızı: Uzay-zamanda derin ve kenarları dik bir çukur oluşturur. İçine düşen cisimlerin hızı ışık hızının yarısına ulaşır. Karadelik: Bir karadelik uzay-zamanda öylesine derin bir bükülmeye yol açar ki, oluşturduğu çukur dipsiz bir kuyu gibidir. Karadeliğe yaklaşan bir cisim, onun güçlü kütleçekimiyle karşılaşır. Olay ufkunu geçtikten sonra, arıtık geri dönüş yoktur.
Einstein ve çalışma arkadaşı Nathan Rosen, karadeliklerin, başka bir evrene, bizim evrenimizden başka bir yere yada başka bir zamana açılabilecek kapılar olabileceğini öne sürdüler.Kuramsal olarak bu model kanıtlanabiliyor.Karadelikten giren cisim, ''akdelik'' olarak adlandırılan bir başka yerden çıkıyor.Karadelik ve akdeliği birebirine bağlayan evrensel otoyola ''kurtdeliği'' deniyor.Karadelik ve akdelik, her ikisi de tek yönlü kapılardır.